19 Nisan 2012 Perşembe

“Yaşar Günaçgün Şarkılarına Kuş Bakışı”


“Yaşar Günaçgün Şarkılarına Kuş Bakışı”
Türk müziğinin şair müzisyenlerindendir Yaşar Günaçgün. “Ezgiler tarafından satın alınmış yüreklere” armağan eder bestelerini. Bu yazıda Günaçgün’ün şarkılarında genel olarak sevgili tem’ini incelemeye çalışacağız. Bunu yaparken sanatçının sevgiliye yaklaşımını, aşka bakış tarzını; dilin olanaklarını kullanışı yönünden ve pek çok yerde de matematiksel verilerin ışığında değerlendirmeye çalışacağız.
İsterseniz 96’dan bu yana sanatçının albümlerinde yer verdiği eserlerine sayısal olarak bir göz atalım:
Sanatçının Divane ve Esirinim albümlerinde 9, Masal ve Hatırla’da 8, Sevda Sinemalarda albümünde 10, Eski Yazlar albümünde ise 5 şarkıda imzası vardır. Bu şarkıların çoğunun güftesine ve bestesine imza atmışken bazılarının güfte ve bestelerinde sanatçı arkadaşları ile çalışmıştır.
Günaçgün şarkılarında, sevgiliye eğilmeden önce güftelerdeki “ben” kavramının kim olduğunu ve sevgiliye nasıl yaklaştığını ortaya koymaya çalışalım:
“BEN” ve “SİTEM”
Yaşar Günaçgün’ün güftelerindeki “ben”, korkuları ve aşamadığı duvarları olan bir karakterdir. Az sonraki incelemelerde pek çok yönüne şahit olacağımız“ben” karakteri utangaç, içine kapanık, mahçup ; ama bir o kadar da sabırlıdır. “Korkularım var biliyorsun \ biliyorsun yaşamım dört duvar \ duvarlardan taşmak istiyorsun \ çizilmemiş duvarlarıma yapılar dar, kapılar dar \ aşk geniş ovalar arar”
Şarkılardaki “ben” müzik dünyasına hakim olan “sitem” geleneğinin çok dışında davranır. Onun şarkılarındaki “ben” karakteri adeta aşka aşık, naz edişlere hayran, naif ve mülayimdir. Bu yönüyle sevgiliden gelen her derdi şikayetsiz kabullenen divan aşıklarına benzer. “Başım önde sen gönülsün\ gelirim ben çağırıyorsan \ beni burada koyuyorsan \ ağlarım sanma”
Onun şarkılarında gerçek anlamda sitemkâr sözcükler ya da söz grupları bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar azdır. Sevgiliye edilen sitemin kesinlikle sevgiliyi incitmeye yönelik olmadığı açıktır: “Yazacağım dendi doldu gözler \ Alındı birer birer adresler\ Ya kalem bitti ne naz \ Bu yalan gibi biraz \ Ya istilada kalpler sessiz \ Yazılmadı postacılar işsiz” diyen aşığın sözü dolandırarak sevgiliye teessüfünü bildirmesi dahi “ben” kavramının şarkılardaki utangaç, mahçup yapısıyla ilintilendirilebilir.
Günaçgün şarkılarındaki “ben” ögesinin, sevgiliye sitemi asla “nefret”e dönüştürmediğini hatta dolaylı yollardan kader ya da üçüncü şahıs etkisini güftelere kattığını söyleyebiliriz. “Mevsimler dönünce yaza \ kuşlar döner pişman \ şimdi sen mi ben mi \ kıydılar ikimizedizelerinde de görüldüğü üzere sanatçı ayrılığı sevgiliye değil üçüncü şahıslara bağlamayı tercih eder.
Ayrılık ya da sevgiliye uzak kalma temalarında sitem şarkılarının genelinde olduğu gibi sevgiliye değil yan unsurlaradır. “Yaptığın cezaya girer senin” diye başladığı bir şarkısında “Şu yağan karlar gönlümün ceza-i müeyyidesi” diyerek cezayı kendine keser sanatçı ve suçu da yolları kaplayan, sevgiliye yol vermeyen karlara atar.
Ozanın belki de en sitemkâr şarkısı kabul edebileceğimiz “Acıtmıyor Sevdan”da dahi hoşgörüsünü kaybetmediğini, sitemiyle kırmaktan çekindiği sevgiliyi koruduğu gözlemlenir. Canından çok sevdiği sevgilinin terk edişi dahi canını yakmamaktadır “ben”in. O en sitemkâr güftesinde dahi aşkı kutsileştirmektedir:
“Dönüyor aman dünya başım duman \ batıyor ama acıtmıyor senin sevdan \ gittiğinde yazdı \ kaç bahar geçti şunun şurasında \ şimdi aşkımız bir annenin çocuğa duasında”
BEN’İN SEVGİLİYE BAKIŞI”
Yaşar Günaçgün şarkılarındaki “ben”in sevgiliye bakışını daha yakından anlayabilmemiz için güftelerde yer alan sevgiliye seslenişleri irdelemekte büyük fayda vardır. Günaçgün şarkılarının “ben”i şarkıların hemen hemen hepsinde sevgiliyi nazenin bir kişilik olarak kabul etmiş ve ona bu anlayışa göre seslenmiştir .
Yâr gibi “sevgili, dost ya da yardımcı” anlamlarına gelen sevgi sözcüğü tam 36 kez geçer onun şarkılarında. Güftelerindeki sevgili her daim onun dayanağı, tutunacağı dal olmuştur. Günaçgün, şarkılarında çoğu zaman kendisini tamamlayacak diğer yarısını aramaktadır: “Aşk yarım yarım yaşanmıyor canım \Gel bu elmanın yarısını tamamla
Güftelerinde “yâr” sözcüğünün bu kadar fazla tekrar etmesi oldukça normaldir. Yâr sözcüğünün salt beşeri sevgiyi ifade etmeyişi, dost, arkadaş, yardımcı gibi anlamlar da ifa edişi şarkılarındaki samimiyeti yansıtır. “Hem arkadaş hem de dostumdun sen benim \ Ayrılığı kaldıramaz şimdi yorgun bedenim.”
Şarkılarının pek çoğunda seslenişlerin “birleşmeye, kavuşmaya” yönelik olduğunu görmekteyiz. Sanatçının 19 şarkısı direkt “vuslat özlemi” temasını işlemektedir. Vuslat arzusunun bunca çok oluşu onun şarkılarında Klasik Türk şiirinin “ulaşılamayan sevgili” mazmununu akıllara getirir. Vuslatı bunca arzulayan bir güftekârın şarkılarında, sitemin nefrete dönüşmeyişinin de belki en önemli sebebi sevgiliyi kutsileştiren bu anlayıştır.
Günaçgün, şarkılarında aşkım, bir tanem, çiğ tanem, sultanım, canım, kuşum, gözbebeğim, sevgilim, serbelam, ahududu şekerim, gülüm gibi unvanlarla seslenir neredeyse hiç suçlamadığı ve şefkat gösterdiği sevgiliye.
“KUŞLAR”
Günaçgün güftelerinde aşk temasını yerleştirirken pek çok imgeden yararlanır. Kuşkusuz bunların güftelerine en yakışanları, şarkılarda kullanılan enstrümanlara ve onların ezgilerine oldukça uyan kuş, deniz, güneş, rüzgar, kar imgeleridir. Kuşların naif yapısı yani kırılganlıkları, bir yerde fazla kalmayıp göç edişleri sanatçıyı, kuşları hem sevgiliye hem de ayrılığa teşbihinde rahatlatmıştır. Güneş,deniz ve gemilerin sanatçının yetiştiği yörenin vazgeçilmez parçaları oluşu bu imgelerin tercihine sebep oluşturur. Kar ve kader ise onun için her daim sevgiliye giden yolun engelleri olmuştur.
“SEVGİLİ”
Yukarıda Günaçgün, şarkılarının ana karakteri olarak görülen “ben” ve onun sevgiliye yaklaşımı hakkında değerlendirmeler yapmaya çalıştık. Bütün bunların ışığında güftelerin merkezinde yer alan “sevgili” kavramı hakkında çıkarımlarda bulunabiliriz.
Yaşar Günaçgün’ün şarkılarındaki sevgili, “ben”in anlatımı ile sunulduğu için “ben” kavramından ayrı düşünülemez. Şarkıların pek çoğunda vuslatı beklenen bir sevgilinin yer aldığını görmekteyiz. “Burkar içimi bir sızı \ İçim boğulur \ Sanki peri padişahının kızı \ bu kadar naz \ sabır kalmaz \ etme ne olur”
Günaçgün’ün şarkılarında dinleyici kafasında sevgiliye dair tek bir tip belirleyemez. Bunun sebebi yukarıda da bahsettiğimiz Klasik Türk Şiirinin motiflerine yakınlıktır. Vuslatı arzulanan sevgili tıpkı Divan şiirinde olduğu gibi üstün körü tarif edilir ve detaylar dinleyiciye bırakılır. Onun şarkılarında sevgili “ulaşılamayan ve unutulamayan” olarak tasvir edilir. Sanatçı sevgili tasvirinde evrenselliği yakalayabilmiştir: “Kalp kuşum atışı senden sorulur \ hala şu gönlümün \ uçma kon güzel kuşum dem vurulur \ hala sevdan konusu dost meclisimin”
Ayrılık temasının kullanıldığı güftelerde dahi hasret yani özleyiş duygularının ağır basışı dinleyicinin, ayrılığı kaderin cilvesi olarak algılamasını sağlar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi “ben” sitemlerini nefrete dönüştürmediği gibi aşkı kutsileştirmekte ve sitemleri sevgilinin üzerinden alarak “yan unsurlara” yöneltmektedir. Hatta pek çok güftede sitem yerine hasretini oldukça lirik sözlerle dile getirdiğini görürüz ben’in.
Bütün bunlar dinleyicinin güftelerde sözü geçen sevgiliye “haset”,”nefret” beslemesini önler. Bu, görüşümüze göre gizliden gizliye sanatçının sevgiliyi koruma çabasıdır. Sevgiliyi güftelerinin tamamında yücelten, ilahileştiren onun güzelliğinden ve vazgeçilmezliğinden dem vuran, ona gözü gibi bakan sanatçıdan da daha farklısı yani sevgiliyi dinleyicinin önüne atması beklenmemelidir.

Yaşar Günaçgün’ün güfteleri hakkında başlıkta da belirttiğimiz üzere naçizane “kuş bakışı” bir değerlendirme yapmaya çalıştık. Onun şarkılarının temel direği güfteleri olsa da güftelere can veren notaların uyumunu göz ardı etmek olmaz. Onun notalarla buluşturduğu sözcükler gönül ağacımızın dallarına tünemişlerdir ve biz o ağacı o kuşlardan ayrı düşünemeyiz.
Şairin dediğini Günaçgün’e uyarlayarak bitirelim “kuşlar gibi cıvıldar \ tattırdığın acılar.” üstad!


Murat Gil