Bu soru sanırım gelenekselleşti. Ya da şöyle diyelim: "İnsanımız kitap okumuyor". Asıl bu söz gelenekselleşti. Gerçekten de dünya ülkelerinin kitap okuma istatistiklerine bakarsanız,ülkemizin çok gerilerde olduğunu göreceksiniz. Hatırladığım kadarıyla ülke nüfusumuzun %10'unda dahi kitap okuma alışkanlığı yok. En acısı bu verdiğim istatistiğin %80'lik kısmı içinde öğretmenlerimiz de var. Hem de Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri.
Bu sorunsala ben de zamanında kafa yormuştum. Neden böyle bir alışkanlık edinemiyordu halkımız. Aslında onlarca cevabı var. Kimisi uzun süre bir kitaba konsantre olamadığından bahsediyor. Kimisi sıkıntıya gelemediğinden. Kimisi kitaba ayıracak vaktinin olmadığından dem vuruyor. Ancak genelinin birleştiği nokta, insanımızın zahmet vererek bir şeyler okumaya erinmesi sanıyorum. Tezcanlı insanlarız. Hemen olup bitsin istiyoruz her şeyi. Aceleciyiz. Biraz da maymun iştahlı. Sırf almış olmak için alınmış kitapları olan bir sürü insan tanıyorum. Öylece raflarda duruyor.
Ben ilginçtir bir paragraf sorusunda farklı bir teoriyle karşılaşmıştım. Tuttum da o teoriyi. Paragraf bir düşünce yazısından alınmıştı. Yazar şöyle diyordu:" Bizim insanımız kitap okumuyor,biliyoruz. Öykü ve roman kast ettiğim. Bunun sebebi 10 tane ise ilk 3'ü değil ancak 10.'yu biliyorum. Roman ya da öykü genlerimizde yok bizim. Öyle ya roman 19 yüzyılda gelmemiş miydi bize? Daha dün gibi.Öykü desen aynı değil mi? Bizim kanlarımızda şiir dolaşıyor,tezcanlı insanlarız hemen sonucu arıyoruz. Şiir de bize o sonu çabuk hazırlıyor."
Şiir okuduğumuz da pek söylenemez ya,neyse bir kafa yorun buna dostlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder