19 Kasım 2010 Cuma

BAKİ'NİN BİR GAZELİ ÜZERİNE

Yine Divan'dan açacağım sözü. Bu nedenle amaaan gene mi eskiler yahu, " eskiye mazi, yeniye niyazi" haydi benden bu kadar diyenler varsa bu cümleden sonrasını boşversin:D

Şöyle bir Divan Şiiri Antolojisini dolaşırken, üniversitede öğretmenlerimizin bize okuduğu o harika gazelle karşılaştım ve paylaşmak istedim sizlerle. Bu bahsettiğim gazelin sahibi Baki. Aslına bakarsanız taa 16.yüzyıldan yani 1500'lü yıllardan günümüze toplumsal gerçeklerle ilgili harika işaretler göndermiş Baki bu gazelinde. Hani zaman çok kötüye gidiyor, nerede o eski aşklar vb. deriz ya aslında o yıllarda da durum günümüzdekinden pek farklı değilmiş. Şikayetler 400 yıl geçmesine rağmen aynı. Bakın beraber inceleyelim gazeli


*****Gazel******

Açıl bağun gül ü nesrini ol ruhsarı görsünler
Salın serv ü sanavber şive-i reftarı görsünler

*Bağın gülü sen yüzünü aç da o güzel yanağını görsünler;salın salın da servi ve çam senin o yürüyüşünü(çalımını) görsünler.

Kapında hasıl itdi bu devasuz derdi hep gönlüm
Ne derde mübtela oldı dil-i bimarı görsünler

*Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapında kazandı;hasta gönlümün nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler.

Açıldı dağlar sinemde çak itdüm giribanum
Muhabbet gülşeninde açılan gülnarı görsünler

*Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladım;sevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler

Ten-i zarumda pehlüm üstühanı sayılur bir bir
Beni seyr itmeyen ahbab musikarı görsünler

*Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir bir sayılabilir; beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen musikarı (musikar, kayaların üzerinde durarak gagasını açan ve bu sayede ciğerine dolan rüzgarla sesler çıkaran oldukça zayıf bir kuş türüdür. musiki sözcüğü buradan gelir.) görsünler.




Güzeller mihriban olmaz dimek yanlışdur ey Baki
Olur vallahi billahi heman yalvarı görsünler

*Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler.


Evet gazel böylece sonlanıyor. Dikkat ettiyseniz son beyitle, diğerlerini biraz ayrı tuttum. İlk dört beyitte, klasik mazmunlarla sevgiliye duyulan hasret, sevgilinin güzelliği gibi unsurlar anlatılıyordu. Ancak son beyitte bu yazıyı yazmama neden olan sözcüklerin sıralandığını görüyoruz. Şair güzellerin şefkat, merhamet göstermeyen bir insan olmadıklarını söylüyor bütün bir Divan geleneğine karşı çıkarak. Tabii niyeti ikinci dizede belli oluyor. Şair sözünü "Yeter ki biraz yalvarı görsünler"cümlesi ile tamamlıyor. "Yalvar" tahmin edeceğiniz gibi günümüzdeki "yalvarmak" eylemidir. Biraz yalvardığınızda, yalvarı gördüğünüzde yani yalvarıverdiğinizde o hırçın güzellerin şefkat ve merhametle yaklaşacaklarını belirtiyor Baki. Öyle mi diyor gerçekten acaba:D ??? Hayır tabii ki böyle büyük bir şairin bu kadar basit, cezbedici hiçbir yanının olmadığı bir beyit oluşturması beklenemez. Baki burada yalvar sözcüğünü tevriyeli bir biçimde kullanıyor. "Yalvar" bir para birimidir. Hindistan bölgesinde kullanılmaktadır. Yani biz okurlar öncelikle "yalvarmak" eylemini düşünüyoruz; ancak sözcüğü irdeleyince aslında devrinin belki de bütün devirlerin şikayetini dillendirmiş olduğunu anlıyoruz Baki'nin. Para her kapıyı o devirde de açıyormuş.

Demiştim, ah nerede o eskiler diye ağlayanlara inanmayın!:D Bakın 500 yıl evvelinde de aynı şeylerden şikayet ediliyormuş:D Sevgiyle...


4 yorum:

  1. Yazının tamamını okumadan, face.e yazacaktım son beyiti :)) İyi ki okumuşum, şaşırmadım açıkçası... Bir tariz olması şarttı bu gazelde :) Nerede diye merak ediyordum :)

    YanıtlaSil
  2. Bu yazının işe yaradığına sevindim:D

    YanıtlaSil
  3. orada iham sanatı var

    YanıtlaSil
  4. Açil zİhniyeti lazım yardım. ..

    YanıtlaSil