25 Mayıs 2010 Salı

Neyden Bahsettiğini Bilmeyen Bir Merhaba Yazısı


Bir meclise dahil olduk... Lakin bu meclis; kavganın gürültünün, hakaretin semtine uğramadığı, sanatın her türlüsüne babalık eden Edebiyat'ın meclisidir. Bu meclis yüredir. Çünkü edebiyat kucaklayıcı ve evrenseldir, çünkü edebiyat içte bişen kelimelerin dışa vurup bir başka içe gömülmesidir adeta.

Neden içte pişer kelimeler? Yürek iki akciğer arasındadır da ondan... Eğer korsa yüreğin içi bir başka pişer kelimeler. Bir de derin nefes alıp, nefesin derinine daldın mı düşüncede, işte o vakit iki akciğer arasına sıkışan yüreğin çözülü verir hepten. Sözler çıkar yürekten, dilden, kalemden...

Bir ok olur düşmanın attığı,
Bir gül olur dostun taktığı.

Varır hedefe... Bir başka kor yüreğin topraklarına bir tohum misali gömülür... Zaman geçer. Tohum, fidan olur... Eğer dışa vurmazsa içte pişen, o fidan koskoca bir çınar olur... Hala kalırsa içeride kor olur yakar yüreği.

Yolculuğudur kelimenin, kimi zaman kalpten kalbe kimi zaman kalpten yine kalbe...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder