18 Eylül 2009 Cuma

HASRETTEN PRANGALAR ESKİTEN ADAM: AHMED ARİF


HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM


Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini
Seni,  anlatabilmek seni

"Hasretinden Prangalar Eskittim» kitabıyla Ahmed Arif’in şiiri de gün ışığına çıktı. Böylece Ahmed Arif’in Türk şiirinde zaten öteden beri sağlamış bulunduğu yer, okurun gözünde de matematik bir kesinlik kazandı. Sanırım, bu yer, bundan sonra en az tartışılır yerlerden biri olarak kalacaktır. Şu yaşadığımız günler sarsıntılı, karmaşalı günler. Çok hareketli günler. Ama bu arada fikir ve sanat hayatımızda yerleşik değerler ile yeni değerler arasında, yerleşik değerlerin kendi içinde, yeni bir trafik doğmuş bulunuyor. Şimdiye dek şu yönden bakılmış değerlere şimdi bir de bu yönden bakılmakta, dayanıksız değerler ufalanmakta, silinmekte, çok şeyin hesabı görülmektedir. Ayrıca sağlam değerler yerlerini bulmaktadır, ya da bulmaları için pek bir şey kalmamaktadır. Bunun için, iyidir diyorum, bu sarsıntı, bu karmaşa. Daha önce şairler arası bir «pazarı» olan Ahmed Arif de bu arada bu durumdan fırlayıp okura uzanmak olanağını buldu, ya da gereğini duydu." diye haberini veriyordu Ahmed Arif'in Cemal Süreya. Ve tanıtmaya devam ediyor arkadaşını.
"Ahmed Arif Diyarbakır’lı. İlk şiirleri 1948-1951 yılları arasında bir iki dergide göründü. O günlerde kendisi Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde, felsefe bölümünde öğrenciydi. Sonra tutuklandı. İlk şiirlerini ortaya çıkardığı sıralarda Orhan Veli ve arkadaşları şiire iyice hâkim görünüyorlardı. Garip dönemi bitmiş, Sabahattin Eyuboğlu'nun deyimiyle “halk olarak sanatın” dolaylarında dolaşılmaya başlamıştı. Bütün gençler, bütün yeni yetmeler Orhan Veli'ye, Oktay Rıfat'a, Melih Cevdet Anday'a öykünüyordu. Sanki şiir yalnız onların yazdığıydı; onların yazdığından başka şiir olamazdı sanki. Gençlerin bu bilinçsiz tutumu şiirimize zararlı olmuştur. Ama genç sanatçıların çoğu böyle olmakla birlikle, aralarında kendi çıkış noktalarını geliştirmeye çalışan, Orhan Veli ve arkadaşlarına pek kulak asmayan kimseler de yok değildi. Ahmed Arif’i de bunlardan biri olarak görüyoruz. İlk şiirinde bile. Gariple gelen şiirin içeriğine aldırmamıştır. Önerilmekte olan ve bir çeşit şiirsiz şiir diyebileceğimiz hareketi umursamadan kendi doğrultusunda çalışan birkaç şairden biri de odur."

Ahmed Arif'i Cemal Süreya'nın diliyle tanıtmak istedim çünkü yakın arkadaştırlar. Hatta Cemal Süreya'nın kız kardeşine hiç düşünmeden koca olarak önerdiği arkadaşıdır Ahmed Arif öyle ki:Cemal süreya , çok iyi anlaştığı için kız kardeşiyle evlendirmek ister ahmed arif'i. ahmed arif te kabul eder durumu. der ki cemal süreya " Evlen kız, Türkiye'nin en iyi şairi". Ertesi gün için randevulaşılır. Ankara'da zafer çarşısının önünde buluşacaklar. Cemal süreya ile kız kardeşi Ayten beklerler; ama Ahmed Arif gelmez bir türlü. Sonradan öğrenirler ki temiz bir gömleği olmadığı için gelememiş.

Ahmed Arif'in bilindiği üzere basılı tek bir kitabı vardır o da "Hasretinden Prangalar Eskittim" Sadece ülkemizde değil dünyada da meşhur olmuş bu şiir ozanın kitabının da adı olmuştur. 
Hayatı zorluklar içinde geçen şairlerimizden biri olan Ahmed Arif tek kitabının adını böyle koymayı düşünmüyordu. Bir müddet hapishane hayatı da yaşayan ozan, şiirlerini topladığı kitabına "Dört Yanım Puşt Zulası" adını vermeyi istemekteydi. Ancak bu fikrini arkadaşı Ali Özoğuz'a açtığında tepkiyle karşılaştı. Ali Özoğuz,kitabın adının bu olmaması gerektiğini söylüyordu. Sebep olarak ozanın okur kitlesi içinde yer alan 15-16 yaşındaki çocukları gösterdi. "Onlara saygı göstermelisin Ahmed,bırak o başlık bir şiirinin dizesi olarak kalsın" Özoğuz'un söylediklerine katıldı Ahmed Arif ve Hasretinden Prangalar Eskittim olarak değiştirdi kitabının adını. Bir başka ilginç nokta: Şair birçok baskısı olan kitabının bazı baskılarında, Hasretinden Prangalar Eskittim şiiri üzerinde değişiklik yapmıştır. Hatta kendisi şöyle der: Başlangıçta bu şiirin başlığı Hasretinden Prangalar Çürüttüm idi. Fakat çürüttüm sözcüğünü sevmedi.Kulağımı tırmaladı. İç kulağımı yani gönlümü tırmaladı.Hem müzik hem de anlam bakımından eksik buldum ve eskittim yaptım o kısmı."

Büyük şair 2 Haziran 1991'de aramızdan ayrıldı.
                                                          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder