7 Eylül 2009 Pazartesi

MONNA ROSA


Üniversite yıllarında tanıştım Sezai Karakoç'un şiirleriyle. Monna Rosa'yı Ayvaz adındaki bir hocamız derste mırıldanmıştı. O gün komik gelmişti şiir. Hocamız çok içten okumuştu aslında belli ki o şiirde çok şey buluyordu. Şiirin tamamını dinleyemedik tabii ki kendisinden. İlk 5'liğini okumuştu şiirin. Sonrasında edebiyatımızın en güzel akrostişlerinden birine sahip demişti. Orada ilgimi çekmişti şiir. Sonrasında birkaç şiirini daha buldum okudum. Gerçekten değişik bir üslubu vardı Karakoç'un. Gençlik yıllarında yazdığı şiirler müthiş bir müzikaliteye sahiptiler. Ayrıca çok içten yapıtlardı. Evet anlaşılması zordu ancak İkinci Yeni anlayışı içinde anlaşılır bile diyebilirdim. Kitabını almak istedim ardından ancak İzmir'de bulamadım. Bulamayacağımı söylediler. Gerçekten de kısıtlı sayıdaymış. Çok sevdiğim bir insan sayesinde İstanbul'dan temin etmiştim. Hediye olarak almıştım diyeyim.
Monna Rosa

Monna Rosa, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Monna Rosa siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Monna Rosa, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Monna Rosa seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Monna Rosa, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Monnaa
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Monna Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Monna Rosa bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Monna Rosa siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Monna Rosa siyah güller, ak güller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder