kimi sevsem sensin / hayret
28 Aralık 2009 Pazartesi
kimi sevsem,sensin...
kimi sevsem sensin / hayret
26 Aralık 2009 Cumartesi
GÜNEŞİ GÖRDÜM AMA YİNE DE GİTTİM GECENİN KANATLARINA
Aslına bakarsanız pek methedilen "Güneşi Gördüm" ve "Beyaz Melek" filmlerini de beğenmemiştim. Ancak ne oluyorsa bir şeyin gazına gelip gidiyorum Mahsun'un filmlerine.Bunun ardında biraz da "Nefes" filminin beni Türk sineması adına umutlandırması yatıyor. Ancak her defasında her filmin o kadar emek sarfedilerek çekilmeyeceği gerçeğini unutuyorum.
23 Aralık 2009 Çarşamba
YENİ YAŞ NAZİRESİ
YENİ YAŞ NAZİRESİ
“Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız”
Cahit Sıtkı Tarancı
Sanma hüzünle uzlaşmışım
Acı tatlı yaşananlardan
Bir adım daha uzaklaşmışım
Son diye koyduğum noktalarda
Yaşımla sarmaş dolaşmışım.
Her yaş onlara daha bir benziyorum
Şu disiplini başucu kitabı yapanlara
Aynı öğüdü vermekten beziyorum
Aynı şeyleri yapan çocuklara
Eski fotoğraflarımmış gibi bakıyorum.
Yirmi üç Aralık bin dokuz yüz seksen iki
Belirsizliğe çığlık attığım günde
Aşkları görseydim zulümleri belki
Gelmezdim değil ama durmazdım önde
Beklemezdim zalimleri
O kadar hızlı geçmiş ki günler
Daha dün gibi kadeh kaldırışım bahara
Bu en sevilen filmi izlemeye benzer
Bir çırpıda okunan romana
O kadar hızlı geçmiş ki günler
Bugün az daha yakınlaştım ebediyete
Dudaklarımda ne bir heyecan ne bir haz
Fazla sürmez diye girdim bu diyete
Acılar az olsundu derdim, kırgınlıklar az
Yıllar bakmıyor işte niyete.
Murat Gil
19 Aralık 2009 Cumartesi
BİR İTİRAF
Hiçbir el durdurmadı alnımın ateşini,
18 Aralık 2009 Cuma
Özgürlüğün,Aşkın ve Yalnızlığın Şairi...''ATTİLA İLHAN''
Yalnızlığımın ve üniversite yıllarımın şairi Attila İlhan.Nice aşklar, mücadeleler bunalıma ve şaraba sürüklenirken; kimi zaman ağızda ,kulakta bir arka fon ,kimi zaman da küçük bir umut tanesi,bir dize...Yalnız bir duygu değildir Attila İlhan şiiri aynı zamanda Türk şiirinin en güçlü sinematografik şiiridir.Sevgililer, yalnızlar, devrimciler, kuvayı milliyeciler, kaçaklar, yoksul üniversite öğrencileri cirit atar yaşamlarıyla şiirlerinde ve kimbilir nice okuyucunun hafızasında aynılaşır yaşamlar...
''Beni koyup koyup gitme, n'olursun/ Durduğun yerde dur/ Kendini martılarla bir tutma/ Senin kanatların yok/ Düşersin yorulursun /Beni koyup koyup gitme, n'olursun/ Bir deniz kıyısında otur/ Gemiler sensiz gitsin bırak/ Herkes gibi yaşasana sen/ İşine gücüne baksana/ Evlenirsin, çocuğun olur/ Beni koyup koyup gitme, n'olursun...''Bir deniz kıyısında yaşanan ayrılık acısı ve insanlar akıyor etrafta. Çoğunluk alışkanlıklarında mutlu ve kalpte bir sızı!Giden yalnız sevgili değil,aynı zamanda farklı bir yaşama dair umutlar da... Şair razı herkes gibi yaşamaya yeter ki gitme!Acının yarattığı zayıflık...Kimi kınar, ayıplar; kimi ise aşk deyip saygı duyar...ne diyor şair''ne kadınlar sevdim zaten yoktular''biten ilişkilerin ardından kim bilir kaç kere böyle düşünmüşümdür ve aşkın büyüsü yeniden yaratmıştır zihnimde tapılacak kadını ve bu devinim sürer gider hele yürek gençse çare yok yanılacak ki pişilip olgunlaşılabilsin.''Son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah/ kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları/ evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür/ görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek/ kim duysa ; korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatlı bir bombadır patlar/ an gelir attilâ ilhan ölür''intahar ve ölüm... korkulan ve ayıplanan kelimeler tamam ancak bir an için toplumsal saygınlığımızı, statülerimizi bir kenara bırakalım da yürek dediğimiz gerçekle çırılçıplak düşünelim. Hangi ruh hayatının bir anında ölümü düşünmemiştir geçmişi özleyerek. Yaşanılan aşklar benzemez''namlı masal sevdalarına'' ölüm eşitler sevenle sevileni o müthiş anda ve herkes eşitlenir başı ve sonu olmayan bir zamanda...''Yolumdan çekil yavrum/ bağlasalar duramam /demir asa demir çarık dedim neyleyim!yolculuk dedim/ağaçlara tünedi yine akşam kargalarla bir /rüzgar kendini yerden yere vuruyor /kırık dökük yıldızlar belirdi uzaktan/telsiz mevceleri ardım sıra koşturuyor/anamdan yolcu doğmuşum /yedi dağın yolları kalbimden geçer /salkım salkım mısralar gelir içimden /dudaklarımda yağmur damlaları /alır beni yollar beni alır gider /anamdam yolcu doğmuşum /nehirlerle birlikte denizlere kavuştum /akşam dedim /şu koca dünya dedim /ağlasam dedim /yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir /ekmeğin ve şarabın peşinden /turnaların peşinden /büyük şehirler büyük aşklar /çığlık çığlığa terkedilir /ben çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim /damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları /harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen /anamdam yolcu doğmuşum /neyleyim gurbet dedim /vatan dedim /hürriyet dedim.''Çaresi yok yol devam eder yolcu için. Terk edilişler,mücadeleler ve ölüm ertelenir bir bilinmezliğe... yol yolcu içindir hele özgürlük bir ateşse hiç bir durakta durulamaz kabul etmez sıradanlık. Çaresiz devam edilecek, kalpte özgürlüğün ve yalnızlığın büyük ateşi yakıtı hüzün ve ıstırab olan...''Bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak/ Çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak/ Su yasak rüzgar yasak açık kapılar yasak/ Belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak/ Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın''İsyancı bir kalpte umut bitmez umut tükenmez...Umut devinimin sonudur. Elbet dönüşür her şey karşıtına ve dönüşüm şimdiye olmasa bile inandırır insanı yarına...''Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk/ Gece trenlerine binme, kaybolursun /Sokaklarda mızıka çalma çocuk /Vurulursun..''Ve bu yolda düşen her genç yürek Attila İlhana selamdır, umut genç yüreklerdedir ve hasmıdır sıradanlık genç yüreklerin ya kendisine benzetecek ya da yok edecektir!nafile... her genç yürek bir şairin dizelerinde yaşar...''Ne vakit bir yaşamak düşünsem/ Bu kurtlar sofrasında belki zor /Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden/ Ne vakit bir yaşamak düşünsem/ Sus deyip adınla başlıyorum/ İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin/ Hayır başka türlü olmayacak /Ben sana mecburum bilemezsin..''Özlem aşkadır, çare aşkla... Tek başına kurtuluş yok, her insan bir diğerinin aynası; kuralsa basit''ellerimizi kirletmeden''ve birlikte...Yaşam sıradan, yaşam acımasız ve bunalım hayatın içinde yalnızlığın adı. Yürek özgür ,acı kaçınılmaz ama acının olduğu yerde daha güzele olan inanç da var ve umut aşka dair, gelecek genç yüreklerin yaratacağı bir tılsım...Namlı masal sevdaları şimdi yok ve sürgünler yalnız başına geziyor dünya limanlarında her biri birer şahane serseri olarak...Sıradanlık dönüşürken gelecekte özgürlüğe onlar da çoğalacak elbet ve Attila İlhan onların yüreklerinde yarına dair bir umut olarak yaşayacak...
17 Aralık 2009 Perşembe
VUSLAT
13 Aralık 2009 Pazar
YAĞMUR
Tek başına kaldığım gecede
Sen olmalısın yanımda
Kör karanlıkta
Büyük gözlerin
Almalı beni içine
***
Yağmur yağmalı
Deli gibi vurmalı damlara
Biz dolaşmalıyız
Herkes bi yerlere sığınmak isterken
Sadece ıslak sokaklarda
Ve Şahit olmalı yaşadıklarımıza
Yağan gökten her bir damla
***
Sel olup akmalı içimizdeki nefret
Akıp gitmeli günahlarımız
Ve şahit olmalı
Yağan gökten her bir damla
Aşkımızın masumiyetine
26.10.09
Ekim 09
Mert YÜKSEL
POST-GARİP MONOLOGLAR
Post-GARİP monologlar
Üçüncü şahıslık rolümdü
Biliyorum.
Gurur , repliklerim
Ya küçücük bir kutuya
İki kişiyi
Sığdırma hayallerim ?
II
Hiç konuşmadık biz
Göz göze gelmedik de aslında
Zamanına göre saçmalıkları, zamansız bir de kaçamakları
Saymazsak benden.
Ve resmen el ele tutuşmuşluğumuz da yok
Kısa tarihimizde,
Ne de ben adına
Bir çift söz duymuşluğum,
Dudaklarından.
III
Küçücük bir kalp
Bendekine nazaran
Fetholunamamıştır...
Dimağım bölünmüştür
Seviyor sevmiyor diye
Şimdi fetret hükmünü sürmektedir
Mantığım gidişata isyan eden
Gözlerim, ellerime değin sana bağlı
Köhne bir derebeylik
Yağmalanmayı beklemektedir ...
IV
O sen
Sen olmayacak mısralarda
Sen ve ben gibi yazacak kaderleri
Aralarında prensiplerinden bir kesme
Hiç birlikte kullanılmayacak
Şimdiki zaman
Ve
Sevmek fiili
Murat Gil
12 Aralık 2009 Cumartesi
"EROTİK BİR ŞAİR" CEMAL SÜREYA
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy Köprüsü'ne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Yüzünün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dört nala sevişmek lazım
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı'nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin
Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun
Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu
11 Aralık 2009 Cuma
GÖVDE ANADOLU
10 Aralık 2009 Perşembe
PERİŞAN
Dudakların başkalarının masasında lâle
Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
Peşinden başka gidecek yer yoktu
Seni artık hiç sevmediğim halde "
PERİŞAN
9 Aralık 2009 Çarşamba
bir gün bir acı bir soru
İnsanlığımız sınanır oldu.
Her kötü an, panik ve acıma hissi ile yapışıveriyor insanın yakasına da ister istemez, zor ile düşünüveriyor insan. Acaba?
Ne çetin oldu şu ortak yaşama alanımız.
Biri gözünün önünde yere yığılıveriyor ve ne yapacağını bilemiyorsun. Ayağa kaldırıp iki kelam etmesini bekliyorsun umut ile. Bir iki söz dökülüveriyor; çok açım! iki gündür bir şey yemedim.
Koca İzmir, memleket hasretini bir kez daha perçinliyor.
”iş bulma umudu ile geldim. Burası nasıl memleket be abi?”
Kendisine hediye misali iki kap yemek, yoluna yetecek kadar yol parası veriliyor.
ve,
Geri dönmesi telkin ediliyor da sonrasında, ne acı ki, yardımseverliğin ardından “acaba?” sorusu takılıveriyor insanın kafasına utanma duygusu ile.
Bu, bir oyun muydu oyun içinde?
7 Aralık 2009 Pazartesi
YENİ BİR SOLUK
6 Aralık 2009 Pazar
AŞK
Ne kadar da yıpratılmış bir kelime günümüzde.Anlık yaşayan insanların dünyasında gönül gözüne dayalı bir kavramın hak ettiği değeri görmesi belki beklenemez ama aşkın olmadığı bir dünyada da yaşamak istemem doğrusu.Yüzyıllar içinde anlam daralmasına uğrayan bir kelimeden bahsediyoruz.Şimdi aşk dendiğinde herkes iki gencin flörtünü algılıyor oysa flört başkadır,evlilik başka aşksa bambaşka...Aşk bir kayboluş halidir ne sen kalır ne de ben her şey aynı anda akar. Artık savaşmak yoktur. İnsan kendisiyle ne kadar savaşabilir ki zaten ya da bu savaştan yaralanmadan çıkması mümkün müdür?İşte bu yüzden aşk bir teslimiyettir.Teslimiyet özgürlüğe kapıyı açar çünkü o an kurtulduğumuz nefsimizdir.Nefsini bir kere bildin mi anlarsın insan aynı özden gelir, evren aynı özden.Parçası olduğunu aşkla sevdikçe merhamet ve sevgi kaplar yüreğini.Allah'ı kalbinde bulursun kovduğunsa şeytandır kalbinden çünkü kalbimizi aşka açmazsak haset ve kibir şeytanı davet eder ve özünden kopar insan .İçindeki boşluğu mevki para, ten, şehvetle doldurmaya uğraşır boşuna, artık bir damladır çölde nicelerimiz gibi.Ama umut ölmez yaradan dışında her şey dönüşür ötekine kötülük iyiliği doğurur.İnsan var olduğu sürece insanın aşka olan özlemi de inancı da hiç bitmeyecektir.
DİVAN GÜZELİ
4 Aralık 2009 Cuma
BİR RESİM BİR BEYİT
1 Aralık 2009 Salı
DÜNYA.......MİNARE..........
Başlığa açık açık yazamadım tabii ;ama bayılırım bu deyime:D Bir hayli müstehcendir ancak bilen bilir manasını. "Hiçbir şey umurunda değil" yerine kullanırız bu deyimi. Şu günlerde bir Avrupa ülkesinde "medeniyetler diyarında" bu deyimin hakkı veriliyor. Şu tarihinde hiçbir savaşın olmadığı, koruma altındaki bankalar başkenti "İsviçre" tabii ki sözünü ettiğim ülke. Bugünlerde hiçbir özgürlük umurlarında olmadan bir korkuyu referanduma sundular Alpliler. Malumunuz minare meselesi.