Belki bir peygamber edasıyla, kurgusal açlığın pençesinde, Varoluştan ya da içgüdesel yönelimlerin belirlediği birbirinden farklı mutlaklık arayışlarının hüküm sürdüğü zamanlardan bu yana, bir mükafatandırıcı yaratma çabası içinde olan insanoğlu hiçliğin hüküm sürdüğü bir mekanın hayali ile yaşadı.
Hakan Karabulut
inanma ihtiyacının bir cezadan çok önemli bir sığınak olduğunu düşünürüm. bir mükafatlandırıcı inancı olmasaydı dünya bugünkünden çok daha acı dolu bir yer olurdu diyorum...
YanıtlaSildediğin gibi muratcım bir nevi uyuşturucudur inanma ihtiyacı.
YanıtlaSilbense sadece hiç bir zaman homojen olmayı başaramamış bir sistemden bahsetmek istedim ve bizlerdeki kurgusal açlığın ve vaaz verme dürtülerinin bir zafiyetten başka bir şey olmadığını dile getirmek istedim.
hayata koparırcasına tutunmuş bir birey(herkes için geçerlidir) anlam kazandığı yerden hiç olacağı yere neden kavuşmak ister?