27 Eylül 2009 Pazar

DİVAN SOHBETLERİ: BİRAZ DA GÜLELİM.




Bugün Divan Sohbetleri köşesi için eğlenceli olabileceğini düşündüğümüz bir şiir ele aldık. Şiirdeki tüm anlam olayları okurun tahayyülü içinde bir değer bulur dolayısıyla şiirden ne Sünbülzade Vehbi Bey ne de bir başkası sorumludur.

Sünbülzade Vehbi aslına bakarsanız, Şeyh Galib'in esintisinin olduğu yıllarda devlet adamlığı ve sıradışı hayatı ile ön plana çıkmış bir şair-bürokrattır. Şair sıradışı hayatında zevk ve sefayı abarttığından birkaç kez idamına karar verilse de idamdan şiirleri yardımıyla kurtulmuştur. Öyle ki büyükelçilik görevi sırasında devletin itibarını zedeleyen hareketleri olduğu gerekçesiyle idamına karar verilmiş ancak Sultan 3.Mustafa'ya sunduğu "sefaretname" türündeki eseriyle ölümden dönmüştür.

Sıradışı yaşayışı olan bir şairden sıradışı eserler de beklemek olağan tabii. Şevk-engiz adlı eserinde cinsi mevzular üzerinde duran şairin bu eseri dönemine göre oldukça uçuk kaçık sayılabilir. Nihad Sami Banarlı'nın Türk Edebiyatı Tarihi ansiklopedisinde bu eser için: "Yer yer perde dışı ve laubali bir üslup içinde yazılmıştır" denir.

Aşağıya tıpkı basımını görmediğim ancak internet ortamında Sünbülzade'ye ait olduğu belirtilmiş bana göre "dahiyane" bir üslupla kaleme alınmış o meşhur şiiri aldım. Rivayet odur ki padişahlardan biri-ya 3.Mustafa ya da 3.Selim- şaire: " Bana öyle bir şiir yaz ki, ilk mısrasını okuduğumda seni idama göndereyim,ikinci mısradaysa altına boğayım."

Ve aşağıda gördüğünüz şiir ortaya çıkmış. Bir methiye parçasına benziyor ancak dediğim gibi aslını herhangi bir edebiyat kitabında görmedim. Bir arkadaşımızda varsa bizleri umarım bilgilendirir!

Azm-ü hamam idelim,sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..

Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü,hatem-i zer dırahsan..

Eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır
Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..

Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..

Salınarak giderken arkandan ben sokam,
Ard eteğin beline,olmasın çamur aman..

Kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
Sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..

Öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..

Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..

Herkese vermektesin,bir de bana versene
Avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..

Sen her zaman gelesin,ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...


Azm: Toplantı
Dest: Ayak
Drahsan: Süslü
Nagihan: Aniden
Nevcivan: Genç kişi
Sadumnan: Mutlu,sevinçli
Sahtiyan: Kuzu derisi Zer: Altın