7 Nisan 2010 Çarşamba

RONİ MARGULİES


 

M'AGAPAS? 
Kanada romanını öğrendim, 
benim kalemimden Külebi okuyan 
Selanikli bir küçük kızdan.  

Ortak paydamızdı dil bizim. 
İki dilde oyunlar oynar, 
bir üçüncüsünde konuşurduk.  
Rumca öğretirdi bana, 
ben ona Türkçe, becerebildiğimce. 
Çekilir İngilizce sevişirdik sonra.  

Yarım kaldı gerçi Rumcam ama, 
tüm sevgi sözlerini öğrendim. ,
Geri kalanınıysa sözcüklerin söylemek gelmiyor zaten içimden, 
ne İngilizce, ne Türkçe, 
ne de artık öğrenmeyeceğim herhangi bir dilde.

BEĞENDİĞİM DÖRTLÜKLER #2


Cahit Külebi için hep basit sözlerin şairidir demiştim. Üniversite yıllarımda hiç favori şairlerimin arasında yer vermemiştim kendisine. Şimdi böyle düşündüğüm için utanıyorum. Cahit Külebi ne de iyi bir şairmiş aslında. Samimi, büyük sözlerin şairiymiş aslında. Külebi'ye borcumu buradan ödeyeceğim umarım. Şiirlerini fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım. İlk olarak fikirlerimi değiştiren SEVDA şiiriyle başlıyorum. Sevda ancak bu kadar sade anlatılabilirdi. İşte o şiir:

SEVDA

Bildim ki yalnız nasibim sen,
Ekmeğim senden gelirmiş
İnsan uyuyabilirmiş
İzin verirsen.

Dolaşamıyorum sokakta
Rüzgarlarla serinlenemiyorum
Esneyip gerinemiyorum
Upuzun yatamıyorum parkta

Bir mavi balon mudur bu yaz
İçi sevda dolu yolculuk
Kurtar beni artık ey çocuk
Dişleri papatyadan beyaz

CAHİT KÜLEBİ

YOLCU


yolculuk,

bir annenin seslenişi biraz

biraz eda

ve biraz çocuk


unutmak biraz da pencere seyrinde.

uzağın yakına düştüğü

yerde.

yolculuk,

anne sesinde azalan

bir direniş


belki bir oyun


Hakan Karabulut