12 Aralık 2009 Cumartesi

"EROTİK BİR ŞAİR" CEMAL SÜREYA


AŞK

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy Köprüsü'ne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.


Cemal Süreya, Cumhuriyet Devri'nin en önemli şair ve yazarlarından biri. YKY'den çıkan Sevda Sözleri adlı şiir kitabının arka sayfasında onun için "erotik" bir şair deniyor. Bana kalırsa lirizmi her yönüyle yansıtan bir şair kendisi. Lirik şiirin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden. Sevda Sözleri kitabındaki şiirleri okursanız "erotizm" unsurlarını da rahatlıkla görebilirsiniz, ancak lirizmin bir ihtiyacı olarak kullanılmıştır "erotizm" onun şiirinde. Yani amaç değil araçtır "erotizm". San şiirinde de görebiliyorsunuz bu durumu. Şair bu şiirde öyle ilginç imgeler kullanmış ki. Soluğunu kuşa ve bir ata benzeterek dünyanın gelip geçiciliğine erotik bir gönderme yapıyor.

SAN

Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların

Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzünün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dört nala sevişmek lazım



Gerçekten de binlerce yıllık şiir geleneğimizde bu kadar cesaretle cinselliği kullanan şairler pek az. Divan geleneğinin son döneminde yaşamış Sümbülzade Vehbi ve Batılılaşma etkisindeki edebiyatımızın feylesof temsilcisi Neyzen Tevfik'ten başka erotik unsurları kullanmış pek şair hatırlamıyorum. Orhan Veli'nin birkaç şiirinde erotik unsurlar olsa da devrin zihniyeti şairi bağlamış ve daha da ileri gitmesini engellemiştir. Son dönemde sözünü esirgemeyen Can Yücel'i ise bu gruba dahil etmek pek de mantıklı olmayacaktır. Cemal Süreya bu anlamda edebiyatımızda tektir. O, şiirlerinde çıplaklığı ve cinselliği öyle usturuplu kullanmıştır ki , şiirleri okurken yüzünüz kızarmaz. Cinselliğin doğallığını hisseder ve keyif alırsınız. Birbirini seven iki insanın paylaştıklarına utanarak değil, empati kurarak bakarsınız.


ÜVERCİNKA

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı'nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil

Örnek olarak verdiğim şiirlerin tamamında gördüğünüz gibi aşkı ve insan olmayı her yönüyle yansıtabilmiş bir şairdir Cemal Süreya. Sevdanın tensellikten yani dokunsallıktan bunca uzak olduğu edebiyat dünyamıza yepyeni bir soluk getirmiştir. Binlerce yıldır "ulaşılamayan sevgiliye" bu kadar yakın olabilmenin keyfini yaşatmıştır okura. Bu yönüyle sanıyorum ki büyük bir eksikliği de gidermiştir.

CİGARAYI ATTIM DENİZE

Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin

Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu