1 Ağustos 2010 Pazar

Erik Çiçeği

Bir şiir kitabı yayımlasaydım nasıl olurdu diye hep düşünürdüm. Sanal da olsa ilk kitabımı yayımlamaktan gurur duyuyorum:) İşte merakla beklenen Erik Çiçeği...



Yukarıda "wiew in fullsecren" yazan kısma tıklayın sonra kitabımın sayfalarını çevirmeye başlayın.

Adımı Kalbine Yaz

Bundan böyle her gün olmasa da -iki günde bir de olabilir- bu köşede gündeme ve hayata ilişkin fikirlerimi paylaşacağım. Köşemin adı "her şey dahil". Gerçekten de köşemde her konu ile ilgili fikirlerimi gözü budaktan sakınmadan açıkça sunmayı planlıyorum.

İlk yazımı kısaca gündem değerlendirmesi, arabesk müzik tartışması ve bir albüm eleştirisi ile tamamlamayı uygun buldum. İsterseniz keyifsiz olanla başlayalım. Keza bahsi geçen ülkemizin gündemiyse pek de iç açıcı olamıyor yazılacaklar.

Ülkenin gündemini oluşturan yegane konu gelecek ay yapılacak referandum tabii ki. Televizyonları açtığınızda "evet","hayır" tartışmalarıyla rengarenk süslenmiş miting alanları ve bu alanlara koşmuş, avazı çıktığı kadar bağıran siyasileri izleyen ülkem insanıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. İşin siyasi boyutunu irdelemek niyetinde değilim. Doğruyu söylemek gerekirse pek çok vatandaş gibi değiştirilmeye çalışılan yasalar hakkında yeterince bilgim yok. O yüzden önce araştıracağım ve neden "evet" demeliyiz ya da neden "hayır" demeliyiz gibi bir yazıyı belki ilerleyen günlerde yazacağım. Bugün sadece canımı sıkan genel tablo hakkında bir iki cümle edip meseleyi kapatayım.

Bugün milliyet gazetesinin arşivine göz attım.http://arsiv.milliyet.com.tr/ (Herkese tavsiye ediyorum çok eğlenceli oluyor) Göz gezdirdiğim yıllar 80'li yılların başı ile 90'lı yılların sonuydu. Manşetlere şöyle bir baktım da yüz güldüren manşet sayısı neredeyse %10'u geçmiyordu.(Bu konu belki de araştırma yapılarak sayısal veri haline getirilmeli) İnsanımız ne kadar da mutsuz diye geçirdim içimden. Gerçekten bu güzelim topraklarda geçirdiğimiz kısacık ömrümüzü sıkıntı, dert, tasa, keder içinde sonlandırıyoruz. Manşetleri süsleyen yolsuzluk, yoksulluk, terör -ki en fazla yeri işgal etmiş-, trafik kazaları, cinayet vb. haberler ve bunlara ilişkin başlıklar nasıl bir topluma mensup olduğumuzu da ne yazık ki gösteriyor. Çıldırmanın eşiğindeymiş gibi durup da hiçbir tepki vermeyen "ilginç" bir toplum.

****** ******** ********

Arabesk müziğin "yavşak"lığı meselesi suni gündem rekortmeni ülkemde yepyeni bir tartışma ortamı doğurdu geçtiğimiz haftalarda. Bu "yavşak"lığı yapan isim adını çok iyi bilip müziği hakkında pek de fikir sahibi olduğumuzu düşünmediğim Fazıl Say. Fazıl Say'ın salladığı arabesk müziği, burada savunacak değilim; arabesk diye adlandırılan "ajite edip durumdan nemalanma kültürü"nün en zengin isimleri Mahsun Kırmızıgül, İbrahim Tatlıses, Ferhat Güzel ve adı aklıma gelmeyen bir sürü şarkıcıyıysa savunmak son derdim olurdu sanırım. Ancak şunu belirtmeliyim ki toplumların yaşamış olduğu coğrafya, kültürlenme süreçleri, gelenekler, görenekler dinledikleri müzik türünü de önemli ölçüde belirliyor. Bu anlamda ülke insanının önemli bir bölümünün dinlediği bir müzik türüne böyle pervasızca saldırmak ilgi çekme çabası gibi geldi bana. Keza bu müzik türünün Orhan Gencebay gibi de mükemmel bir icracısı varken(Yaptığı müziği arabesk olarak kabul etmiyor)

Sözün özü: bir Urfalının klasik müzik konserinin ardından "Urfa, Urfa olalı böyle zulüm görmedi" deyişini anlamlandırabiliyorum. Fazıl Say'ın arabesk müziği yavşaklık olarak addetmesini de tabii ;ancak yine de daha saygılı olmalıydı diye düşünüyorum. En azından anlamaya çalışmalıydı.

Son sözlerim yine müzikle ilgili olacak. Geçtiğimiz gün piyasaya sürdüğü yeni albümüyle Tarkan yeniden zirvenin yolunu tutmuş gibi görünüyor. Ses rengi ülkemizde hiçbir sanatçıda olmayan müthiş bir yetenek Tarkan. Sesine yakışan şarkılarla neler yapabildiğini "Aacayipsin" albümünde görmüştük. O albümün tadını belki hiçbir albümde tekrar bulamayacağız; ancak bir gerçek var ki son albümüyle Megastar adından çokça bahsettireceğe benziyor. Tavsiye şarkım: Adımı Kalbine Yaz.



EDEBİYAT MECLİSİ ÖNERİYOR: ŞİİRKOLİK

İnternet dünyası kendisini kabul ettirdiğinden beri özellikle yazınla ilgili edebi ürünlerin insanların önüne gelebilmesi kolaylaştı. İnternetin bu kolaylığı sunması büyük bir karmaşayı da beraberinde getirdi. Şiir, öykü, deneme gibi türlerde eser veren, içlerinde sanata dair kıpırtılar hisseden herkes internetin de yardımıyla ürünlerini görücüye çıkarmaya çalışıyor. Başarılı olunabildiği ise tartışma konusu. Ürünleri insanların kolaylıkla ulaşabileceği şekilde istifleyen sanal ortam; dergilerin o büyülü kokusunu taşımıyor ne yazık ki. Tabii öyle ya da böyle dergilerin seçiciliğini ve kalitesini de.

Böyle bir internet eleştirisinin ardından, bu sanal çöplüğe ben de en nadide parçalarımı bırakmak ve onlar o karmaşanın içinde parlasın istiyorum diyorsanız; kaliteli bir adres önerebiliriz sizler için: www.siirkolik.com Bu siteye kolaylıkla üye olabiliyor ve eserlerinizi yayımlayabiliyorsunuz. Aslına bakarsanız sadece eser yayımlamak için değil eserlerinizi kataloglayabilmeniz de bir mümkün bu platformda. Tabii eserlerinizin görücüye çıkıyor olması da güzel bir yanı. Günün hemen her saati yüzlerce çevrimiçi üyesi ile paylaşımlarınızı değerlendirme fırsatı bulabiliyorsunuz. Amatör çerçevede eğlenceli, güzel vakit geçirebileceğiniz bir platform "şiirkolik". Sanal alemin en eski şiir platformu olduklarını da iddia ediyorlar. Bu alanda en büyük portal bildiğimiz kadarıyla antoloji.com Buna rağmen şiirkolik çok iyi bir alternatif olarak göze çarpıyor.

Evet, kendini sanal alemde sınamaya kararlı şair ve yazar adaylarımıza "şiirkolik" sitesini öneriyoruz.

Sevgiyle