6 Mart 2010 Cumartesi

ŞİDDET TOPLUMU OLMAK


Bu yazıyı yazma fikri bugünkü Diyarbakırspor-Bursaspor maçı sonrasında geldi. Malumunuz maç içerisinde taraftarın sahaya- abartısız söylüyorum- kaya ve benzeri şeyler atması, bu maddelerden birinin yan hakemin kafasını dağıtması maçın ertelenmesine vesile oldu. Şiddet keşke ülkemiz için bu denli basit kalsa diyorum yine de ben.

İnsanımız kabul etseniz de etmeseniz de şiddeti birçok durumda bir anahtar olarak kullanıyor. Diyalogla halledilebilecek bir sürü şeyde, problemi şiddete başvurarak çözmeyi deniyor. Bakınız etrafınıza trafiğe,hastanelere, okullara,tv programlarına... Küfür bir, şiddet iki.

Şiddet düşünmeyi gerektirmeyen bir yol . Şiddet edebi, kültürü de gerektirmeyen olgu. Bu anlamda ülkemizin birçok yerini o meşhur vahşi batı filmlerinin Teksas'ına benzetiyorum ben. Her an trafikte yol alırken yumruğu burnunuzun üstüne yiyebilirsiniz. Okulda öğrenciyseniz-ki karşıt şiddet arttığı için azaldı eskiye nazaran- öğretmenin şaplağını ensenizde hissedebilirsiniz. Eve geç gelmişseniz babanızın tokatı yanağınızda patlayabilir.

Evet, ne yazık ki büyük bir çoğunluğumuz kovboy standardında bir edep anlayışına ve kültür düzeyine sahip olduğumuzdan insan doğasına göre değil de hayvanlar alemi kurallarına göre eylemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Yani büyük balık küçük balığı yer hesabı. Yelesi kabarık pençesi büyük aslan geliyor, kafasını bozan minik aslanlara iki tane çakıyor her defasında. Bu durumda şiddet en kolay ve haklı yol oluyor tabii.


Şiddet ilginçtir sevinçlerimizde bile karşımıza çıkıyor. Ben dünyanın hiçbir ülkesinde bir futbol takımının gol atan oyuncusunun kafasına şaplakları sırayalarak sevinen arkadaşlarına rastlamadım mesela. Hiç unutmuyorum Fatih Terim'in yardımcı antrenörünü sevinçten dövüşünü. Ya da Yılmaz Vural'ı hepiniz bilirsiniz. Sahada futbolcusunu tokatlayışını vb.

Neyse döneyim ilham kaynağıma ve bitireyim. Bugünkü Diyarbakırspor-Bursaspor maçındaki çirkin olaylar, bir spor karşılaşmasının doğal seyri içinde gerçekleşebilecek olaylar değildi elbette. Toplumsal bir sorunun da göstergesiydi olan bitenler. Dişe diş kana kancılık işaretiydi bizdeki, öç alma psikolojisinin dışa vurumuydu. Bir nevi kan davası meselesi. Batısından doğusuna topraklarımızın her köşesini meşgul eden büyük bir yarayı gösterdiler tekrar.

Oysa bütün taraftarlar siyah tişörtlerini giyselerdi mesela. Siyah mendil sallasalardı ya da? İlk maçta Bursa'da yapılanları böyle protesto etselerdi? Hayalci şey seni diyeceksiniz,haksız sayılmazsınız. Bunlar büyük bir eğitim sorunudur ve topyekün bir değişim için çok uzun bir süre gerekir. Sanırım ömrümden daha uzun bir süre...