13 Ekim 2010 Çarşamba

KAPTANSIZ BEŞ YIL


“KAPTANSIZ BEŞ YIL”

Attila İlhan’ı kaybedeli 5 yıl olmuş. Seneler ne de çabuk geçiyor. O, Türk edebiyatının yaşayan son büyük şairlerindendi. Onun ölümü edebiyatımızı elsiz ayaksız, öksüz bıraktı. Ardında hafızalara kazınmış, anılarımızı süslemiş bir sürü şiir, roman, televizyon programı ve film bıraktı üstat.

İzmir’in Menemen ilçesinde gözlerini dünyaya açtığında gelecekte böylesine bir şahsiyet olacağını biliyor muydu acaba İlhan? Arkasından “Kaptan” diye sesleneceklerini? Lise yıllarında sevdiği kıza gönderdiği mektubuna iliştirdiği Nazım Hikmet şiirlerinin onu zindana tıkabileceğini düşünmüş müydü hiç? Bir 11 Ekim sabahı fenalaşarak bu dünyaya veda edeceğini…

Kaptan, 5 yıldır aramızda değil. O meşhur şapkasını takıp Karşıyaka’nın sahillerinde, İstanbul’un sisli bulvarlarında yürürken kimsecikler görmüyor onu. Televizyondaki tatlı sohbetlerini de dinleyemiyoruz artık. 5 yıldır bu İzmirli delikanlının boşluğunu en derinlerimizde hissediyoruz.

“Her ölüm, erken ölümdür” der Cemal Süreya. Attila İlhan’ın ölümü de öyle geldi bizlere. Ama o bizim gönüllerimizde eşsiz eserleriyle sonsuza dek yaşayan büyük ustaların arasında yerini aldı. Ona, onun sözleriyle beş yıl sonra yeniden seslenelim istedim. Nur içinde yat KAPTAN!!

üstüme varma bulutları tutamam
böyle paldır küldür gideceklerdir
gelmezsen fark etmez kimseyi aramam
asıl sevdiklerim en içimdekilerdir
onlarla yaşarım eğer yaşarsam

olur mu gecemi yeşile çalmak
yıldız çivilemek parmak uçlarıma
ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak
hiç doğmamayı isterdim ama
bir kere doğmuşum ölmek yasak