18 Kasım 2010 Perşembe

LÜGAT


doğum gününü tanımlayabilirim
bir şairin şiir yazması gibi
alın yazısı en etkileyici sözlerle
yazılmıştır kara kaplı bir deftere

çocukluk yaşamın oyun bahçesidir
dalından yeni koparılmış bir çiçek gibi kokar
insan yüzündeki yapraklar artsa bile
bu dikenli çiçeği sımsıkı tutar.

aşkı tanımlayabilirim
aşksızlığı bir de
aşksızlık ölüme ağlamaklı bakmak
sonsuzu sonlu sanmaktır
aşk sonsuzu ölümüne yaşayıp
bir sonluya aldanmaktır

yalnızlığı tanımlayabilirim
tanımlayabilirim ki yalnızlık
fırlama ve arsız bir adamı
gözü görür kulağı duyarken bile
kör ve sağır bırakan bir karanlık

ölüm, tanımlamaların bittiği andır
yolculuğa benzetirim bir de
bir şiirin bitişi gibi
bir yağmurun ansızın indirişi gibi
toprak kokusu gibidir bir de
ölüm, damardaki son damla kandır.

Murat Gil

SESSİZ MÜZİK

Uzun süredir herhangi bir şiir güzel gelmiyordu bana. Oldukça fazla şiir okuduğumu sanıyorum ve olağanüstü olduğunu düşündüğüm bütün şiirleri (Türk) okumuşumdur diye düşünürdüm. Meğer henüz hiçbir şey okumamışım. Çok beğendiğim bir şiir daha oldu:


Sen kış güneşi misin
Yakarsın ısıtmazsın

Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım

Bu dünyada olup bitenlerin
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun

Sizin evin duvarları taştan
Dumanı da mı taştan

Seni kız arkadaşlarından
Sevinç gözyaşları içinde
Öpen olmayacak mı

Ezberlediğin şiir

Beklediğin adam



(1955,Ocak) Sezai Karakoç