29 Nisan 2010 Perşembe

KARA LEKE


Geçen gün İzmir'de yaşananlar hakkında yazmayı düşünmüyordum aslında. Ne de olsa bir edebiyat sitesinde cinayetin bir yeri yoktu. Ancak sonrasında düşündüm de insani duyguları olmayan, sanattan, estetikten, maneviyattan yoksun bir şekilde büyüyen insanların, onları bu tip duygulardan, olgulardan mahrum bırakan herkesin suçuydu o kan donduran cinayetler. Edebiyat maneviyatla ilgili olduğundan ilgisiz kalamazdım.

İnsanlarımızın kalplerinde hiçbir sevgi emaresi, belirtisi kalmıyor git gide. Bu söylediğim artık alışıldık söylemlerden olmaya başladı. Doğruyu söylemek gerekirse oldukça arabesk bir söylem de. Ancak ne yazık ki toplum olarak özentiliğin, yozlaşmanın sancılarını çekiyoruz yarım yüzyıldır. Yaşamlarımız o kadar çok maddiyata dayandırılıyor ki. O kadar çok maddiyata endeksli yaşıyoruz ki. Bazen sadece temel gereksinimlerini yerine getirmeye çalışan robotlar olduğumuzu düşünüyorum. Ye, iç, yat döngüsü yani. Birçoğumuzun hayatının estetikten, sanattan, sevgiden, sosyallikten kopuk oluşu belli noktalarda kangren sebebi oluyor işte. Gencecik insanların canını alabilecek, kendi hayatına kıyabilecek raddelere getiriyor bir sürü insanı bu kendi ellerimizle yarattığımız vahşi sistem.

Fazla söze gerek yok. Geçtiğimiz üç günde hayatlarını bir hiç uğruna kaybeden 3 insana da rahmet diliyorum Tanrıdan.