3 Mayıs 2012 Perşembe

DOSTLUKLAR ÜZERİNE


Dostluklar üzerine ne düşünürsünüz bilemem ama etrafında 3-4 kişi barındıran biri olarak ben dostlukların pek çok şeyin üzerinde tutulması gerektiğini düşünenlerdenim. Söz başı geldiğinde herkesin bu cümleyi kuracağına ya da bu cümlenin altına imzasını basacağına eminim. Gerçi etrafında onlarca insan görüp de "her birine davrandığı ölçüde mi değer  veriyor bu adam?" sorusunu sorduğum çok olmuştur. Tarif ettiğim insan tipini anlamışsınızdır, şu "dostsever" şirinbaba ve şirinelerden bahsediyorum. En tehlikeli tiplerden yani...



Neyse bahsini etmek istediğim konu bu tipler değildi, dostluğun ta kendisiydi. Dostluk gibi ince naif bir konuyla giriş yapacağım, öfke, sinir, "bilmem ne damarı" ile kapatacağım konuyu. Bu da nasıl bir çelişki yaşadığımı özetliyor sanırım.


Dostluklar pek az kişi ile sağlanabildiği için hava gibi, su gibi aziz olmalı kanımca. Yukarıda da dedim pek çok şeyin üzerinde tutulmalı dostluklar. Bir söz bir tavır dostluk surlarını yıkmaya yetmemeli.  Hele ki devir post-modernist yaşam tarzını bizlere dayatırken ideolojiler, siyasi fikirler, tutulan takımlar vb. asla girmemeli dostların arasına. 18. ya da 19. yüzyılın "meydan adamı", "eylem insanı" bireylerinden olsaydık ya da değişim mücadelemizi, ütopyalarımızı her şeyin önüne koyabilseydik belki dostluklarımız da buna göre şekillenirdi.

Devir şartları gereği düşündüklerimizle yaşayışımızın paralel olmadığı bir ortamda "kahve sohbetleri" kıvamında ülkeyi kurtarırken sarf ettiğimiz sözlerle dostlukları bitirebiliyor olmamız çok acı. Evet sözü dolandırıp dolandırıp kendi meseleme getirdim tabii ki. Bunca şeyi yukarıda bahsettiğime yakın bir vak'a yaşadım diye yazıyorum. 16 yıllık bir dostumun sözünü ettiğim bir kahve sohbetinde "düşüncemden"-belki de düşüncemi ifade tarzımdan- dolayı ortamı terk etmesi, dostluğu bitirdiğini belirtmesi beni çok üzdü. Oysa özgürlüklerin her alanda, her anlamda olması gerektiğini konuşuyorduk...

Üzüldüm, üzülmedim değil ama bu sonsuza kadar üzüleceğim anlamına da gelmiyor. İşin özündeyim hala yani dostlukların bunca ucuz konulara heba edilmemesi meselesindeyim. Böyle durumlarda insanî dürtüler önplana çıkıyor ve böylesine basit bir konuda haksızlığa uğradığımı düşünerek sinirleniyorum.
Bu içimde bir af duygusunun gelişmediğini göstermez tabii atılacak her adım geçmişi rahatlıkla unutabilecek yapıda olan ben için yeterli olacak. Ama adım atmayı asla düşünmüyorum! 

Alakasız ama çok sevdiğim bir şiiri paylaşmak isterim:

DOST

dostumdu önceleri
göznurunu kitaplara dökmek varken
avare gezerdi caddelerde
dünya böyledir zaten
kadın olmasın ara yerde

bir varmış bir yokmuş aramızdaki dostluk
kızına kıl kadar göz koysaydım
derdim, buydu korktuğu
odama uğramaz oldu semtimden geçmez
oysa bir ben vardım içli dışlı olduğu

BEHÇET NECATİGİL