2 Ocak 2010 Cumartesi

YENİ YIL ŞİİRİ


Yeni yıl kutlamaları dünyanın en eski geleneklerinden biri olmalı. Her millet için ayrı bir milad var tabii. Ancak küreselleşen dünya küresel miladını da beraberinde getirmiş. Günümüze değin yüzlerce takvim oluşturulmuş, zaman birimlere ayrılmış. Örneğin biz Türkler Celali'sinden tutun da Hicri'sine, Rumi'sinden tutun da Miladi'sine kadar bir sürü takvim kullanmışız. Yılların dönüm günleri de çeşitli eğlencelere,kutlamalara ya da ayinlere sebebiyet vermiş tabii. Bizde baharı müjdeleyen "Nevruz" gibi, Batılı toplumlarda Hz.İsa'nın doğumunun kutlandığı Christmas haftası var. Yeni yıl da bu vesile ile kutlanır. (Miladi Takvim Hz.İsa'nın doğumunu başlangıç olarak seçmiştir.)

Bunları anlatmamın sebebi hem yeni yılın hüküm sürmeye başladığı şu ilk günlerde yeniye dair bir şeyler karalamak, hem de yeni bir yıla girişini lirik bir dille ifade eden "İnci Dakikaları" şiirini size tanıtmaktı.

Bu şiiri okuduğumda şaşırmıştım. Çok beğendiğimi de itiraf edeceğim. Şaşkınlığımın sebebi, Sezai Karakoç gibi dini motifleri şiirlerinde kullanmayı kendisine dert edinmiş, bunları zaman zama radikal bir biçimde dile getiren, dünyaya din penceresinden bakan bir şairin; genelde toplumun "gavur adeti" olarak nitelendirdiği bir kutlamayı şiirine sokmasıydı. Doğruyu söylemek gerekirse şiirdeki lirizmi olumlu yönde etkileyen bir zaman dilimi olmuş yılbaşı gecesi. Okumanızı tavsiye ediyorum.

İNCİ DAKİKALARI

Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum

Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say

Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say

Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar

Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı

Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile

Sezai Karakoç