8 Eylül 2009 Salı

EVRENSEL OLAN NEDİR?


Müziğin “müzik evrenseldir” ile evrene mal edilmesi beklentiler ile mi alakalı yoksa beğenilerden mi ibaret bilemiyorum ama bazı ortamlarda dile getirildiğinde labirent misali farklı fikirlerin farklı yönlerden çıkış kapısı aradığı bir gerçek.

Evrensel olmak evrene mal olmak veya etkisinin daha doğrusu “ses”inin kitlelerce duyulmasından mı ibaret veyahut hissedilmesinden mi?

“Müzik evrenseldir”, “Ortak dildir” yargıları ses ile vücudun farklı figürler sergilemesi midir?

Veya

Yarım yamalak hissedilen duygular mı?

Veya

Kendimize tınılardan biçtiklerimiz mi?

Kanımca bu, müzik kavramına bakış ile alakalı ve o çerçevede şekillenen bir durum. Bu “bakış”, yaşanılanlara atılan bir bakış olabileceği gibi yaratılan yerel değerlere atılan bir bakış da olabilir. Bunun farklı coğrafyalarda hangi hislere gebe olduğu tamamıyla içeriğinden ibarettir.

İçeriğinde para ve ego olan bittabi evrensel durur müziği kavrayamamış kitlelere.

Deşifre edilene ise ses verilir enstrüman adabı ile.

ve sebep olanlara sadık bir biçimde eşlik eder durur..

Evrensel olmaktan ziyade farklı hayatların ortak notası olmayı yeğler.
Hakan Karabulut


Serkeş Keman Sesi


Yokluğunda öğrenmeye çalışıyorum
Nasıl sevilir fotoğraflar
Kim bilir
Sevebilirdim yanına gülüşünü ekleyebilseydim
Bana kendimi unutturan göz bebeklerinin
Işığı
Donmasaydı solgun karelerde
O büyülü kokunu serpe bilseydim
Âşık bile olabilirdim hatta!
Bazen yetmiyor hissetmek
Dokunmalı
Ellerin, ellerimin ayasında terlemeli
Dünyaya inat daha hızlı dönmeliyiz
Kulağımızda serkeş bir keman sesi
Korkma
Sal benliğini ruhuma
Akmalı
En güzel yerinde bir ese kurban giden
Notanın çığlığı gibi
Bedenin olgun başakların harman yeri
Saçlarından alacağım bereketi
Kokun dolarken ciğerlerime
Misk-i amber gibi
Binlerce acı büyür
Gözlerinde
Herkesten bir anı
Kim sevse seni kaybetmeye alışmalı
Gökkuşağısın sen
Hem var hem yok
Dokunsam neler sunacaksın
Yedi renkli düş afeti
Ne var sırada öğrenmelik
Beslenme çantamızda taşıdığımız
Çocukluğumuz gibi





Burcu Akkanlı

09.09.09




Sizi bilmem ama ben Kordon'daki çimlere uzanıp körfezi her seyredişimde içimden şükrederim. Ardından da dua ederim; bu güzelliği bozma Tanrım diye. Şehrin caddelerinde dolaşırken evimin odalarında dolaşıyormuşum gibidir. Bendeki sanırım bir tutku. Boş bir saplantı olduğunu düşünmüyorum! Başka şehirler de gördüm! Askerlik dönüşünde Manisa sırtlarından körfezi gördüğümde gözlerim dolmuştu. Tüylerim diken diken olmuştu örneğin. 6 ay uzak kalabiliyormuşum ancak anladım...

Gerçekten dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşadığımı düşünüyorum. Kendine has bir şehirde. İlçe tadında bir metropolde yaşadığımı. Hala sembolleri olabilen bir şehirde-gevrek,boyoz,kumru,kordon,klorak,asfalya,bilaader-Belki her şey güllük gülistanlık değil ancak kendine has duruşunu henüz kaybetmemiş bir şehirde yaşıyorum. Ve kaderin beni bu şehirden koparmayacağını umuyorum.

Bu güzel şehrin anahtarlarını düşman elinden alarak bizlere emanet eden Ulu Önder Atatürk ve yol arkadaşlarına şükranlarımı sunuyorum! Ruhları şad olsun!

Ve hepimizin Kurtuluş Günü kutlu olsun diyorum ey İzmirliler! Şehrimizin kıymetini bilelim!

YAŞAR GÜNAÇGÜN






Dünkü yazımda Feridun Düzağaç'a değinmiştim. Şiir ve şarkı ilişkisinden bahsetmiştim. Şiir ve şarkının iç içe girmesine bayılıyorum. Yanlış anlamayın; şarkıların özellikle son bölümlerinde okunan fazlaca arabesk şiirlerden bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey şarkıları bizler için unutulmaz yapan bir şiire özenir gibi yaratılan "söz"ler.

Melodi ne kadar önemliyse şarkının sözleri ve şiirselliği de o kadar önemli benim için. Şiiri müziğe yakınlaştıran, ahengi sağlam şiirlerden hoşlanışım da buradan geliyor sanırım. Ahmet Haşim'i okurken zevk alıyorum. Nazım'ı okurken bir şarkı dinliyor gibi oluyorum keza Necip Fazıl'ı dinlerken de. Bir Ece Ayhan'da, İlhan Berk'te alamıyorum o keyfi ne yalan söyleyeyim. Son dönemin salt anlama yaslanan şiiri bana göre değil sanırım.

Neyse konumuz bu değil bugün;ancak şiire de geniş geniş yer vereceğim yakında. Ne diyorduk:Yaşar Günaçgün... Türk hafif müziğinde hakkını vererek flamenko esintileri ilk kullananlardan Yaşar. Akdeniz müziği diye adlandırılan tarzın özgün temsilcilerinden. En azından bir zamanlar öyleydi. Gerçi kendi tabiriyle "dönüştüyse" de son albümlerinde dahi Akdenizliliğinden pek bir şey kaybetmemiş.

Yaşar şiirler de yazdığından-halihazırda bir şiir kitabı vardır- şarkı sözlerini şarkılarında en iyi kullananlardan. Şiirden,ahenkli sözlerden anladığı kesin. Günümüzde hasretini çektiğimiz etkileyici sözlere sahip şarkıları kendisinde bulabiliyorum ben. Hoş, bir elin parmaklarını geçmiyor böyle sanatçılar. Yakında diğerlerine de değineceğim.

Yaşar, pek az sanatçıya nasip olabilen, şiirleri şarkılaştırabilme yetisine de sahip. Öyle ki lise yıllarından beri hayranlıkla okuduğum birkaç şiire hayalimdeki müziği yerleştirmiş bu adam. Sanırım aklınıza hemen "Beni Koyup Gitme" geldi. Ağustos Çıkmazı asıl adı bildiğiniz gibi bu şiirin. Ancak tek bestelediği şiir bu değil tabii. Attila İlhan'ın Beş Dakika Bekle Git'ini, Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Şarkı Halinde Kal" ve Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Yılgın şiirlerini de dinlemenizi tavsiye ediyorum.

AĞUSTOS ÇIKMAZI\Beni Koyup Gitme


Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durduğun yerde durKendini martılarla bir tutmaSenin kanatların yokDüşersin yorulursunBeni koyup koyup gitme, n'olursunBir deniz kıyısında oturGemiler sensiz gitsin bırakHerkes gibi yaşasana senİşine gücüne baksanaEvlenirsin, çocuğun olurBeni koyup koyup gitme, n'olursun


BELKİ GELMEM GELEMEM \ Beş Dakika Bekle Git

Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığımÇünkü ben buradayım karanlıktayımBelki gelmem gelemem beş dakika bekle gitÇünkü elimi kestim beni kan tutuyorŞarabım bütün ekşi suyum soğukYanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorumBelki gelmem gelemem beş dakika bekle gitYüzünü ıslatmadan ağlayabilir misinYarı geceden sonra telefon ettin mi hiçKaranlık adamlar hüvviyetini sordu muBen senin olmadığını arıyorumBelki gelmem gelemem beş dakika bekle gitBelki gelmem gelemem beş dakika bekle gitBana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsaHiçbiri benim değilBelki ölmek hakkımı kullanıyorumBelki gelmem gelemem 5 dakika bekle gitBelki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

SEN DE HER ŞEY GİBİ \ Şarkı Halinde Kal

Sen de , her şey gibi yakınımda iken,
Sen de oluyorsun gözlerimde diken
Git,git benden uzak,uzak bir yere git;
Ne olur,içimde her zaman bir ümit,
Her uzak şey gibi öyle yalnız hayal,
Yalnız rahiya, renk, şarkı halinde kal.


Yaşar'ın tek marifetinin şiirleri şarkılaştırması olmadığını biliyorsunuzdur.. Yaşar, kendi sözleri ve bu sözlere yaptığı harikulade besteleriyle de beni etkilemiştir. Tavsiye edeceğim Yaşar şarkılarını zaten bilidiğiniz şarkılarından seçmedim. Yani klibi olmayanlardan seçtim diyelim. Kenarda köşede kalmış şarkılarını göstermek istedim sizlere. Bence tavsiyeme kulak verip bir yerlerden bulup dinlemelisiniz bu şarkıları:


DİVANE albümü:
Günahsız

ESİRİNİM albümü:
Hoşça kal Gözbebeğim

MASAL albümü:
Yaprağın Kaderi

HATIRLA albümü:
Şarkıların Var

SEVDA SİNEMALARDA albümü:
Selvi





DURUM BELİRLEMESİ




ağustos iki bin yedi
bütün yıl ömrüme kattığın sevgi
hani karlı bir kış günü gibi başlayan
kabının şeklini alır gibi yani
ne varsa içimi kaplayan
bekleyiş değil,bir başka biçimi
bekletenini anlayan
kaybetmediğim ümidi
hani gözü gibi saklayan
o bendim,bendim o
ağustos iki bin yedi


aldım götürdüm ben onu
şehir inci, içim yangın, özüm ağlayan
kendime dinletemiyorum bir bunu
gidişinin tezliği ya dağlayan
ya zelzele gibi başlayıp
bir volkan gibi patlayan
sen şunu bilmiyorsun sen şunu
omzunu yürümedin hiç
nefesini saklayıp koklamadın burnunu
aldım götürdüm ben onu


ağustos iki bin yedi
deniz dalgasız olacak
gelirsen
martılar kaygısız olacak
gagasıyla simit diye andığın gevreği
sözlerinden kapacak
muhakkak bir martı olacak
gelirsen

Murat Gil

JÜBİLE


BİR HAYLİ VE NEDEN SONRA
NADASA ÇEKİLİYORUM
MUTLULUĞUN ŞİİRİNİ YAZACAĞIM DA
ŞİİR VE MUTLULUK ARASINDA
GİDİP GELİYORUM


ZATEN KİM YAZABİLMİŞ
MUTLULUĞUNUN KUTLULUĞUNU
HANGİ ŞAİR
HANGİ ŞİİR SIRASINDA
YANİ GÖRDÜKLERİNE DAİR
BİR UMUT KIRINTISI OLUR DA

TANRI KALEMİMDEN ALDI
ŞAİRANELİĞİMİ
İÇİ BOŞ BİR DÜZEN ADAMI KALDIM ARANIZDA
ARTIK İLGİLENMİYORUM DA
TASANIZLA
YENİ SÖZCÜLER SEÇİN
ARANIZDAN!!

Murat Gil

NİZAM VE İYE


I

Kıpırdamadan bir adamın
Özgürlüğe selam durması
Aklına düşünce sen
Yani rahatta olması
Karın yağması lütuf
Ayakların acımaması
Yaşam buradan ne büyük!

Boynum iki kez bükük
Alnım bir daha ak
Her iştimada seni düşündüren zamanlarım var
Şu tüfek nasıl gereksiz nasıl üşütüyor bak
Ellerimde ellerinin yerine
Tetiğin durması...

II

Eksi onda parmaklarının cebine dolamaması
Benim yerime dolaş
Benim yerime dikkat
Şuradan şuraya gitmenin
İzinsiz ve sıradan olamaması
Başına buyrukluk ne büyük
Ne ıztırap iş itaat

III

Binlercesinin tek emirle sana dönmesi
Senin yönün sağ
Senin yolun hiza
Dirsek temas aralığı bir araya gelsek mesela
Yani güneşin daha bir hızlı doğması
Yani acasız batması çok defa

IV

O insanları izlemenin sabrı öğretiyor olması
Onların soğuğu bol
Onların küfrü gani
Seni düşünebiliyor olmama şükrediyorum yani
Şimdi tek derdimiz bu bitmez gibi duran yol
Orda neydiysen
Şimden sonra da
öyle ol!
Murat Gil

AYKIRI GAZEL


Aklımdasın mı neresinde çıkmıyorsun her dem
Alnımdasın bir keresinde böyle görmüştüm hem ben

Yani senden kalkıp da onlardan nasıl bahsederdim
Çünkü baktım da elmanın öbür yarısısın madem

Zaman neyce ne ince sır ve üstündedir hüda
Aşk, bende sen böyle bil hüsnündedir eda

Ben seni fi tarihinden beri beklerdim
Geldiğin günü olmadığın düne eklerdim!


Murat Gil