Düşünsene.
Birikmiş cümlelerin artık özgür.
Cümlelerin artık dudaklarının gerisinde kalmayacak.
Dudakların ve dilin, düşüncelerini etraftaki gözlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorlar.
Sende sabırsızlanıyorsun.
Çünkü ağzından çıkan her kelime, diğerleri için çok değerli burada. Çünkü diğerleri seni susturmuyor; diğerleri konuşman, dillendirmen, paylaşman için hevesle seni bekliyorlar. Sen ise paylaştıkça çoğalıyorsun, paylaştıkça çocuklaşıyorsun, yaşıyorsun her bir cümleni. Diğerleri paylaştığında, işte o zaman sen de diğerleri arasına karışıyorsun. Hepinizin yüreği bir atmak zorunda değil burada. Ama dillendirilen duyguları, değer kavramını içselleştiren organlarından uzak tutmayıp bir nefesle içine çekersen o zaman seninde yüreğin diğerleriyle bir atar. Yüreğin her gün aynı kapıdan yorgun girip, daha yorgun ama çok mutlu olduğunu gösteren bir gülümsemeyle çıkar .
Sen diğerlerini iyi anlamalısın. Onları iyi anlarsan, ağızlara sakız bile olmaktan çıkan teselli ya da kutlama cümlelerini ve samimiyetsizliğin gözler önüne serildiği anlamsız davranışları tekmelersin. Onları iyi anlarsan sen de onları gibi bakarsın ya da bakmayacağına karar verirsin insana, doğaya..Ve onların ne istediğini bilirsin. Ne istediklerini bilirsen nasıl iletişim kuracağını da bilmek istersin. Bunu nasıl gerçekleştirebilirsin? Günümüzde hangi kurumda iletişim çok sağlam ki? Ne zaman haberlerde birbirine sövmeyi adet edinmemiş insanlar izlediniz? Hangi baba çocuğuna yeter bu sorular dememiştir? Ya parmağını havaya kaldıramayan, kaldıramadığı içinde tembel ilan edilen çocuklar? Karşındakini bir anlasan..
Yaratıcı drama sana insanı, doğayı sevmeyi öğretir. Ben zaten seviyorum deme lütfen. Katletmekten, vücutta açılan yarıklardan hoşlanan bir toplumun üyeleriyiz bizler. Burada bambaşka meslekten , bambaşka uğraşları olan insanlar var… Yaparak, yaşayarak farkındalıklarını arttıran insanlar. Utanmalarını, çekinmelerini tersleyen insanlar. Her alanda, ( hassasiyeti yüksek konular dışında) yaratıcı dramanın kazandırdıkları sayesinde çözüm yolları bulabilecek insanlar.
Sen diğerlerini iyi anlamalısın. Onları iyi anlarsan, ağızlara sakız bile olmaktan çıkan teselli ya da kutlama cümlelerini ve samimiyetsizliğin gözler önüne serildiği anlamsız davranışları tekmelersin. Onları iyi anlarsan sen de onları gibi bakarsın ya da bakmayacağına karar verirsin insana, doğaya..Ve onların ne istediğini bilirsin. Ne istediklerini bilirsen nasıl iletişim kuracağını da bilmek istersin. Bunu nasıl gerçekleştirebilirsin? Günümüzde hangi kurumda iletişim çok sağlam ki? Ne zaman haberlerde birbirine sövmeyi adet edinmemiş insanlar izlediniz? Hangi baba çocuğuna yeter bu sorular dememiştir? Ya parmağını havaya kaldıramayan, kaldıramadığı içinde tembel ilan edilen çocuklar? Karşındakini bir anlasan..
Yaratıcı drama sana insanı, doğayı sevmeyi öğretir. Ben zaten seviyorum deme lütfen. Katletmekten, vücutta açılan yarıklardan hoşlanan bir toplumun üyeleriyiz bizler. Burada bambaşka meslekten , bambaşka uğraşları olan insanlar var… Yaparak, yaşayarak farkındalıklarını arttıran insanlar. Utanmalarını, çekinmelerini tersleyen insanlar. Her alanda, ( hassasiyeti yüksek konular dışında) yaratıcı dramanın kazandırdıkları sayesinde çözüm yolları bulabilecek insanlar.
Ey edebiyat meclisi üyeleri!!
Çocuklarınıza, Öğrencilerinize yaratıcı drama sayesinde Orhan Veli’ yi çok güzel tanıtabilirsiniz. Bizler yaptık atölyelerimizde. Benim görevim yaratıcı dramanın verimliliğini sizlere biraz da olsa çıtlatmaktı. Araştırmaları sizlere kaldı. Lütfen ilgi alanlarınızda yer edinsin, hatta vazgeçilmeziniz olsun. Benim öyle oldu!
Vücudunuzda açılan tek yarık, o kocaman gülümsemeleriniz olsun.
Ceyda Akkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder